OPUZ/TÜRKİYE VE DURMAZ/TÜRKİYE KARARLARI ÇERÇEVESİNDE KADIN HAKLARI
I. GİRİŞ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kadınlar ile ilgili kararları incelendiğinde ihlallerin daha çok yaşam hakkı, eşitlik ilkesi, ayrımcılık yasağı üzerine yoğunlaştığı görülmektedir. Mahkemenin kadın hakları ile ilgili pek çok kararı bulunmakla birlikte bu yazıda Opuz/Türkiye ve Durmaz/ Türkiye kararları yaşam hakkı, kötü muamele ve ayrımcılık yasağı çerçevesinde incelenmiştir. Özellikle Opuz/ Türkiye kararından sonra mevzuatımızın, ulusal ve uluslararası sözleşmeler ile uyumlu hale getirilmesi amacıyla kadın haklarına dair önemli adımlar atılmıştır ancak yasalardaki gelişmeler uygulamada beklenileni karşılamamıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin söz konusu kararlarından ve mevzuatta yapılan değişikliklerden günümüze AİHM kararlarında Türkiye, hak ihlalleri sebebiyle mahkûm edilmekte ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne en çok bireysel başvuru yapılan ülkeler arasında bulunmaktadır.
II. OPUZ / TÜRKİYE KARARI
Ülkemizde her geçen gün artan kadına yönelik şiddet vakaları -özellikle aile içi şiddet vakaları- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de başvuru konusu olmuş ve olmaktadır. Bu bağlamda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin cinsiyet ayrımcılığı yapıldığına hükmettiği Opuz/Türkiye kararı dikkat çekmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Opuz/Türkiye kararında öncelikle cinsiyete dayalı şiddet hususu ele almıştır. Bu kararda mahkeme, Türkiye'nin bireylerin yaşam hakkını korumasındaki pozitif yükümlülüğünü hatırlatmış ve Türkiye'yi ayrımcılık yaptığı gerekçesiyle tazminat mahkûm etmiştir.
II.a. Başvuru Konusu Olay
Başvurucu Nahide Opuz ve annesi, eski eşi (H.0.) tarafından defalarca fiziksel şiddete maruz kalmış ölümle tehdit edilmiştir. H.O. ‘nun ihlal edici ve tehdit edici davranışlarına ilişkin olarak başvuran tarafından yetkili makamlara ihbar edilen H.O ‘nun bıçaklı tehditleri ve arabasını iki kadına doğru sürdüğü ve ezdiği olaylar olmak üzere dört ayrı olayı gerçekleşmiştir. Her iki kadının da tıbben yaşamlarını tehlikeye düşüren yaralamalara maruz kaldığı yönünde rapor almıştır. Başvuran bakımından sözü edilen yaralamanın sonucu, annesi bakımından ise arabayla gerçekleşen saldırının sonucu olarak, H.O. aleyhine ölüm tehditleri, ciddi ve acı veren bedensel zarar ve öldürme girişimi nedeniyle soruşturma başlatılmıştır. H.O. iki kez tutuklanıp devam eden duruşmalarda serbest bırakılmıştır. Opuz ve annesi aldıkları tehdit ve uğradıkları baskı nedeniyle şikayetlerinden vazgeçmek zorunda kalmışlardır. Başvuran ve annesi bu yargılamaların her birinde şikayetlerini geri aldığı için eski Türk Ceza Kanunu’nun 456/4 hükmüne göre şikâyete bağlılık nedeniyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmiştir. Araba olayına ilişkin yargılamada ise başvuranın annesinin yaralarının ciddiyeti nedeniyle kamu davası olması nedeniyle devam etmiştir ve H.O. üç ay hapse mahkûm edilip cezası sonra para cezasına çevrilmiştir.
29 Ekim 2001′de başvuran H.O. tarafından bıçaklanmıştır. H.O. hakkında açılan dava neticesinde sekiz taksit halinde ödeyebileceği para cezası verilmiştir. H.O. polise verdiği ifadesinde sıklıkla evliliğine karışan annesi hakkında tartıştıkları eşiyle kontrolden çıkan bir tartışmaları olduğunu belirtmiştir.
Nisan 1998′de, Ekim ve Kasım 2001, Şubat 2002′de başvuran ve annesi, H.O. ’nun tehditleri ve saldırıları hakkında yetkili makamlara şikâyette bulunmuş, yaşamlarının hâlen tehlikede olduğunu belirtip H.O. ‘nun tutuklanmasını ve hakkında hemen dava açılmasını istemiştir. Bunun üzerine H.O. sorgulanmış, ifadesi alınmış ve serbest bırakılmıştır.
11.3.2002′de kızıyla İzmir’e taşınmaya karar veren anne, nakliye kamyonunda seyahat ederken H.O. tarafından kamyonun önü kesilmiş, ateş açılmış ve başvuranın annesi ölmüştür. H.O. olayın ardından tutuklanmasına ve hakkında 25 yıl 10 ay hapis ve 180 YTL para cezasına çarptırılmasına rağmen tutuklu kaldığı süre ve kararın temyiz mahkemesince inceleneceği göz önünde bulundurularak serbest bırakılmıştır.
Mayıs ve Kasım 2008’de Opuz, H. O’nun cezaevinden çıktığı, yine tehditler yöneltmeye başladığı konusunda AİHM’ni bilgilendirmiş ve yetkili makamlara bildirmesine rağmen hiçbir tedbir alınmadığından şikayetçi olmuştur. Bu durum üzerine AİHM sekretaryası hükûmetten bir açıklama istemiş ve yetkili makamlar eski eşin fotoğrafını ve parmak izini tutuklama emriyle birlikte polis karakollarına dağıttıklarını belirtmiştir.
II.b. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kararı
II.b.a. Yaşam Hakkı İhlal Edilmiştir
Opuz /Türkiye kararında Nahide Opuz ’un annesinin öldürülmesi ile ilgili bireyin yaşam hakkını korunmasına devletin pozitif yükümlülüğü olduğunu belirterek hükümetin iç hukuk yollarının tüketilmediği yönündeki savunmasını kabul etmemiştir. Mahkeme, esastan bağlayıcı kararıyla hükümeti, ulusal mevzuatta aile içi şiddete karşı kadını yeterince koruyan mekanizmalarının olmadığını ve ulusal mevzuatında kadını koruyan mekanizmalara yer vermesi gerektiğini tespit etmiştir.
II.b.b. Kötü Muamele Yasağı İhlal Edilmiştir.
Başvurucu ve annesi, H.O. tarafından defalarca hakarete maruz kalmış, şiddet görmüş, şiddet eylemleri giderek artmıştır. H.O. hakkında yetkili makamlar tarafından verilen cezalar şikayetten vazgeçme vb. nedenlerle para cezasını çevrilmiş ve davadaki yargı kararlarının, etkililikten yoksunluk ve belirli bir hoşgörü ortaya koyduğunu ve H.O. ‘nun yaptıkları üzerinde gözle görülebilir hiçbir önleyici veya caydırıcı etkisinin olmadığını, mağdurların şikayetleri korku ve tehdit altında geri çekmiş olabileceklerini göz ardı etmiş olduğundan başvurucunun ve annesinin yaşam hakkını korumadığını belirterek, yaşam hakkının korunmasının yanında Türkiye'yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. Maddesi gereğince kötü muameleye karşı korumadığı gerekçesiyle de mahkum etmiştir.
II.b.c. Ayrımcılık Yasağı İhlal Edilmiştir.
AİHM, yürürlükteki Türk hukuku haklardan yararlanma hususunda erkekler ve kadınlar arasında açık bir ayrım yapmasa dahi, demokratik ve çoğulcu bir toplumda kadınların statüsüne ilişkin olarak uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu nedenle, iddia edilen ayrımcılık başlı başına kanunlara dayanmadığını; yerel makamların genel tutumundan -aile içi şiddetten şikayetçi olan kadınların polis karakollarında gördüğü muamele ve mağdurlara etkili koruma sağlamadaki yargısal pasiflik gibi- kaynaklandığını belirtmiş ve bu durumu adli pasiflik olarak adlandırmıştır.
AİHM, mevcut davada, AİHS’nin 2. ve 3. maddeleri ile 14. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır.
III. DURMAZ / TÜRKİYE KARARI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde kadın hakları ile ilgili önemli kararlardan biri ise Durmaz/ Türkiye kararıdır.
III.a. Başvuru Konusu Olay
O.O., 18 Temmuz 2005 tarihinde, saat 17.30’da Gülperi O.’yu hastaneye götürmüş, sağlık görevlilerine eşinin aşırı dozda “Prent” ve “Muscoril” adlı ilaçlardan aldığını söylemiştir. Hastane polisi, O.O. ’nun ifadesini almış, O.O., ifadesinde, günün daha erken saatlerinde eşi Gülperi O. ile aralarında bir tartışma yaşandığını, eşinin kendisine saldırması üzerine ona vurduğunu, ardından evden çıktığını, saat 15.00’da eve döndüğünü, bir süre sonra da eşinin fenalaştığını ve bunun üzerine onu hastaneye getirdiğini beyan etmiştir. Gülperi O., saat 22.10’da hayatını kaybetmiştir.
Cesedi inceleyen doktor ve savcı, kesin ölüm sebebini tespit edememişlerdir. Fezlekede, Gülperi O.’nun “aşırı dozda ilaç içmek” suretiyle intihar ettiği belirtilmiştir. Adli Tıp Kurumu’nun 30 Aralık 2005 tarihli raporunda, Gülperi O.’nun kanında ve vücudundan alınan diğer örneklerde ilaç, uyuşturucu veya alkole rastlanmadığı belirtilmiştir. Adli Tıp Kurumu, 30 Ocak 2006 tarihinde, klasik otopsi işlemine ve cesetten alınan diğer örnekler üzerinde gerçekleştirilen adli muayenelere ilişkin raporunu sunmuştur. Söz konusu raporda, Gülperi O.’nun akciğerlerinde ileri derecede ödem olduğu ve vücudunda uyuşturucu veya başka bir yabancı maddeye rastlanmadığı belirtilmiştir. Ölüm sebebinin, akciğerlerde saptanan “akut alveoller şişme ve intra-alveoler kanama” olduğu bildirilmiştir. Adli Tıp Kurumu, İzmir Cumhuriyet Savcısı’na gönderdiği 24 Şubat 2006 tarihli cevabi yazısında, Gülperi O.’nun vücudunda herhangi bir yabancı maddeye veya “Prent” ve “Muscoril” isimli ilaçlardan herhangi birine rastlanmadığını doğrulamıştır. İzmir Cumhuriyet Savcısı, 28 Şubat 2006 tarihinde, soruşturmanın kapatılmasına karar vermiştir.
Başvuran Ümran Durmaz, kızının ölüm nedeninin ulusal makamlar tarafından tespit edilmediğini öne sürmüştür.
III.b. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kararı
Başvuranın kızının ölümüyle ilgili olarak ulusal makamlar tarafından etkin bir soruşturma yürütülmemiş olması nedeniyle, Sözleşme’nin 2. maddesinin usul bakımından ihlal edildiğine karar vermiştir.
AİHM’nin kararından sonra yeniden açılan soruşturma sonrasında savcı, Gülperi O.’nun eşi O.O. hakkında ’Kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezası istemiyle iddianame düzenledi. O.O. hakkında yapılan yargılama neticesinde yerel mahkemece suça ilişkin yeterli delil bulunmadığından sanık hakkında beraat kararı verildi.
IV. Değerlendirme ve Sonuç
Opuz/Türkiye ve Durmaz/Türkiye kararları önemli yerlere sahip olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıdır. Bu kararların Türk hukukuna yansımaları olmuştur. Bu hususlar Avrupa İnsan Hakları Merkezi İzleme raporunda belirtilmiştir:
Aile Mahkemeleri, 4787 tarihli kanun numarası ile 9 Ocak 2003’te kurulmuştur.
1 Haziran 2005’te yeni Türk Ceza Kanunu yürürlüğe girmiştir. 5237’nin 3. Maddesi Ceza Kanununun uygulanmasında cinsiyet açısından insanlar arasında hiçbir ayrım yapılmaması gerektiğini belirtmektedir.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis gerektiren kasten yaralama suçunu düzenleyen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 82/k maddesine “töre saikı ile” ifadesi eklenmiştir.
5237’nin sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86. Maddesi altında kasten yaralama suçu düzenlenmiştir. Ceza hukukumuzda, şikâyete bağlı suçlar ile re ’sen kamu adına takip edilmesi gereken suçlar arasında Türkiye'de ayrıma gidilmektedir. Opuz kararından sonra ceza kanunumuzda yapılan değişiklikle yaralama suçunun eşe karşı işlenmesi halinde şikâyet aranmaksızın cezanın yarı oranında artırılacağına dair yasal düzenleme yapılmış
7 Mayıs 2004’te yapılan anayasal düzenleme ile ilk kez Anayasa’nın 10/2. maddesinde pozitif ayrımcılığa ilişkin bir düzenleme yapılmıştır.
8 Mart 2012 tarihinde kabul edilen ve 20 Mart 2012 tarihinde, “Kadınlara Karşı Şiddetin Önlenmesi ve Ailenin Korunması üzerine 6284 sayılı düzenleme” Resmî Gazetede yayınlandıktan sonra yürürlüğe girmiştir.
6284 sayılı kanun şiddet gören kadınlara yönelik koruyucu tedbir tedbirlere yer vermektedir. 6284 sayılı kanunda da belirsizlikler mevcuttur. Kanunda kadını koruyucu tedbirlerden bahsetmekle birlikte bu tedbirin süresi değişmektedir. Tedbir kararına aykırılık halinde ise yaptırım olarak zorlama hapsi öngörülse de tedbir kararının ihlali halinde bu uygulamanın etkinliği yetkili kurumlardaki adli pasiflik1 sebebiyle bilinmemektedir.
Bu kanun kapsamında Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri kurulmuştur. ŞÖNİM, şiddete uğrayan ve şiddete uğrama tehlikesi altında kalan kadınların ihbarda bulunmaları halinde alınacak koruma tedbirleri almak, bakım yeri sağlamak, maddi yardım yapmak, psikolojik ve hukuki anlamda danışmanlık hizmeti vermek ve çalışma yaşamının desteklenmesi kreş imkânı sağlayabilmek konularında destek sağlamaktadır.
ŞÖNİM, kadının yaşam hakkının korunması bakımından önemli bir merkez olmakla birlikte uygulamada sorunlar içermektedir. ŞÖNİM hakkında Mor Çatı’nın yaptığı bir çalışmaya göre, merkezler kadınların ulaşmakta zorlanacakları uzak yerlerde açılmıştır. Ayrıca, merkezlerin kadınları koruyacak maddi gücü bulunmadığı Mor Çatı’nın yaptığı araştırmada belirtilmiştir.
Türkiye'de uygulamaya giren 6284 sayılı kanun ve ŞÖNİM merkezleri oldukça önemlidir. Uygulamada aksaklıklar söz konusu olsa da kadını koruyan mevzuat sayılıdır ve söz konusu yasal düzenlemelerin oluşması sürecinde Opuz/Türkiye kararında da görüldüğü üzere pek çok kadın mağdur olmuştur.
Opuz/Türkiye ve Durmaz/Türkiye kararları ile yürürlüğe giren düzenlemeler önemli olmakla birlikte yetkili makamlar tarafından etkili şekilde uygulanmadığı açıktır. Yasal mevzuat değişikliklerinin uygulamada yer bulamaması ve etkin olmamasının başlıca nedenleri toplumsal cinsiyet rollerinin toplumun her alanında köklü olarak yerleşmiş olması ve mevzuat değişikliklerinin sadece uluslararası sözleşmelere uygunluk amacıyla gerçekleştirilmesidir. Öncelikle toplumsal cinsiyet rollerinin ve yetkili kurumlardaki bakış açısının değişmesi adli pasifliğin2 ortadan kalkması için şart olup yasaların etkin uygulanması ve evrensel insan hakları çerçevesinde ve bakış açısıyla çözümlenmesi gerekmektedir. Görülmektedir ki, söz konusu kararların üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen her geçen gün bu olaylar tekrarlanmış ve artarak devam etmiştir. Bu durum yasal mevzuatın uygulamada etkisizliğini göstermektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne Türkiye'den giden pek çok şiddet, istismar vakası içeren davalar ve başvurular olduğu görülmektedir. Her gün tekrarlanan bu olayların önüne geçilememektedir.
KAYNAKÇA:
Makaleler ve Kitaplar
Gürsel, Esin /Düğmeci, Fatih : “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Önlenmesi Hususunda Devletin Yükümlülükleri ve Sorumluluğu”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 21, Sayı 2, 2019.
Mor Çatı Vakfı: “Hukuk, Sosyal Politika ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Açısından ŞÖNİM’ler (KOZA’lar) Çalıştayı”, https://morcati.org.tr/kitaplar/392-hukuk-sosyal-politika-ve-kadina-karsi-siddetle-mucadele-acisindan-sonim-ler-koza-lar-calistayi/
Human Rights Watch: “ ‘Kocandır, Döver de, Sever de’ Türkiye Aile İçi Şiddet ve Korumaya Erişim”, Mayıs 2011
Kuyucu, Nisan: ”Opuz Kararının Uygulanması İzleme Raporu”, Nisan 2015
Mahkeme Kararları
ECHR, Opuz v. Turkey, App. No. 33401/02, 09.06.2009, https://hudoc.echr.coe.int/app/conversion/pdf?library=ECHR&id=001124268&filename=CASE%20OF%20OPUZ%20v.%20TURKEY%20%20[Turkish%20Translation]%20summary%20by%20the%20Turkish%20Ministry%20of%20Foreign%20Affairs.pdf , E.T. 28.02.2021
ECHR, Durmaz v. Turkey, App. No. 3621/07, 13.11.2014, http://hudoc.echr.coe.int/app/conversion/pdf?library=ECHR&id=001153200&filename=CASE%20OF%20DURMAZ%20v.%20TURKEY%20%20%5BTurkish%20Translation%5D%20by%20the%20Turkish%20Ministry%20of%20Justice.pdf E.T. 28.02.2021
Internet Kaynakları
https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/kefe/belge/uluslararasi_belgeler/kadina_karsi_siddet/OPUZ%20v%20T%C3%BCrkiye%20A%C4%B0HM%20Karar%C4%B1.pdf E.T. 28.02.2021
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/gulperi-hemsirenin-olumu-davasinda-sanik-ese-beraat-41023845 E.T.19.11.2018 28.02.2021 E.T. 28.02.2021
https://morcati.org.tr/basin-aciklamalari/177-sonim-siddet-onleme-ve-izleme-merkezleri-calistayi-sonuc-bildirgesi-21-subat-2013/ E.T. 28.02.2021