KATILMA ALACAĞI /DEĞER ARTIŞ PAYI VE MİRAS HAKKI

07 Kas 2025

KATILMA ALACAĞI /DEĞER ARTIŞ PAYI VE MİRAS HAKKI


KATILMA ALACAĞI /DEĞER ARTIŞ PAYI VE MİRAS HAKKI KAPSAMINDA AİLE KONUTUNUN SAĞ KALAN EŞE ÖZGÜLENMESİ

Eşlerden birinin vefatı halinde sağ kalan eşin, diğer mirasçılar karşısında mağduriyetine neden olunmaması, barınma ihtiyacının karşılanması ve eski yaşantısını sürdürebilmesi adına Türk Medeni Kanununda iki tane düzenleme mevcuttur.  

Bunlar; 

Aile Konutunun Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Kapsamında Katılma Alacağına Mahsuben Sağ Kalan Eşe Özgülenmesi ( TMK 240 m.) 

Aile Konutunun Miras Payıma Mahsuben Sağ Kalan Eşe Özgülenmesi ( TMK. 652. m.) olarak belirtilebilir. 

Öncelikli olarak Aile konutunun ne olduğu üzerinde durmakta fayda vardır: 

Aile Konutu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 186. Maddesi uyarınca; resmi evli eşlerin birlikte seçtikleri ve ortak aile yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantılarını buna göre düzenlemeyi amaçladıkları konuttur.  

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun Aile Konutunun Sağ Kalan Eşe Özgülenmesi başlıklı 240. Maddesi şöyledir: 

Madde 240 - Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır. 

Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir.  

Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir.  

Sağ kalan eş, mirasbırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır.  

TMK 240. Maddenin uygulanabilmesi için; 

Sağ kalan eşin talebi olmalıdır. 

Ölen eşe ait bir aile konutunun ve/veya ev eşyasının olması gerekmektedir. 

Sağ kalan eşin eski yaşantısını devam ettirebilmesi için gerekli olmalıdır. 

Sağ kalan eşin katılma alacağı ve/veya değer artış payı alacağı olmalıdır. 

TMK 240. Madde kapsamında dava konusunda görevli mahkeme Aile Mahkemesi olup, dava konusu aile konutu olarak özgülenmesi istenen konutun üzerinde aile konutu şerhi bulunmaksızın eşlerden birinin ölümü halinde sağ kalan eş, öncelikli olarak dava konusu konutun aile konutu olduğunu ispat yükü altındadır. Bunun için de sağ kalan eşin öncelikli olarak aile konutunun tespiti için Aile Mahkemelerinde dava açması gerekecektir. Özgülenmesi istenen konutun aile konutu olduğu tespit edildikten sonra TMK 240. Madde kapsamında belirtilen şartların bir arada gerçekleşmesi gerekecektir.  

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 03.03.2024 tarih ve 2013/18199 E. 2014/4456 K. sayılı içtihadında bu hususa şu şekilde yer vermiştir: 

“… ölüm nedeniyle evlilik birliğinin sona ermesine dayalı olarak aile konutu şerhi konulması imkanı bulunmamasına yönelik olup bu davada nazara alınamaz. Şu halde Mahkemece yapılacak iş davacıya taşınmazın aile konutu olup olmadığının tespiti yönünde Aile mahkemesinde dava açması için süre ve imkan verilmesi, dava açıldığı takdirde sonucunun beklenilerek hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar verilmesinden ibarettir…“ 

Bununla birlikte Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan bu tarihten önce edinilmiş olan kişisel mal niteliğindeki taşınmazlar açısından ve buna bağlı olarak katkı payı alacağına dayalı olarak açılan davalar bakımından TMK 240. Madde hükmünün uygulanmayacağını da hatırlatmakta fayda vardır.  

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun Aile Konutu ve Ev Eşyalarının Sağ Kalan Eşe Özgülenmesi başlıklı 652. Maddesi şöyledir: 

Madde 652 - Eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. 

Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir.  

Mirasbırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek ve sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde, sağ kalan eş bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır.  

TMK 652. Madde kapsamında dava konusunda görevli ve yetkili mahkeme miras bırakanın yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesidir.  

Gerek TMK 240. Maddesi gerekse TMK 652. Maddesi uyarınca sağ kalan eş yararına mülkiyet hakkı yerine intifa hakkı tanınması durumunda intifa hakkı, lehine hak tanınan sağ kalan eşin ömrü boyunca devam edecektir. Zira TMK 797. Maddesine göre; “İntifa Hakkı, gerçek kişilerde hak sahibin ölümü; tüzel kişilerde kararlaştırılan sürenin dolması, süre kararlaştırılmamışsa kişiliğin ortadan kalkması ile sona erer. “ İntifa hakkının katılma alacağına mahsuben sağ kalan eş yararına tanınması durumunda da intifa hakkının karşılığının belirlenmesi ve katılma alacağından düşülmesi meselesi gündeme gelecektir. İntifa hakkı karşılığının hesaplanmasında da destekten yoksun kalma ve iş kazası veya meslek hastalığından doğan tazminatlarda yapılan hesaplamada kullanılan muhtemel yaşam süresine ilişkin PMF tablosundan yararlanılarak hesabın yapılması gerektiği yönünde Yargıtay 8. Hukuk Dairesi görüşleri bulunmaktadır. ( Y.8 H.D.25.12.2012 2012/5410 E. 2012/13068 K. ) Şuan için muhtemel yaşam süresine dair bu tür hesaplamalarda TRH 2010 tablosu kullanılmaktadır.  

Tüm bu açıklamalarımız dışında belirtmek gerekir ki; sağ kalan eşin mal rejiminin tasfiyesinden doğan alacak hakkı ( katılma alacağı/ değer artış payı) miras hakkından önceliklidir. Katılma alacağı, kanundan kaynaklanan şahsi hak niteliğinde olan ve terekenin öncelikli olarak ödenmesi gereken borçları arasında yer almaktadır. Şöyle ki katılma alacağı miras bırakan eşin borcu olup, miras bırakanın ölümü ile borç mirasçılarına geçmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, sağ kalan eşin hem katılma alacağı nedeniyle tereke alacaklısı hem de mirasçı sıfatıyla tereke borçlusu olması nedeniyle alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiği hususudur. Buna göre terekeden öncelikli olarak sağ kalan eşin katılma alacağı ödendikten sonra terekede kalan malvarlığı sağ kalan eş dahil tüm mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılacaktır. Sağ kalan eşin terekeden alacaklı sıfatıyla katılma alacağını aldıktan sonra mirası reddetme hakkı da bulunmaktadır.  

Sağ kalan eşin TMK 240. Maddesi ( Katılma Alacağı nedeniyle) ve TMK 657. Maddesi ( Miras Hakkı nedeniyle) hükmüne aynı dava kapsamında birlikte dayanması mümkün değildir. Doktrindeki görüş, sağ kalan eşin iki hükümden birisine ilişkin hakkını kullanma konusunda seçim yapması gerektiği seçim yapmadığı hakkı açısından ise bu hakkından vazgeçtiği yönündedir.  

Yargıtayın bu konudaki görüşü ise; aynı davada dava konusu taşınmazın hem TMK 240. Maddesi uyarınca katılma alacağına mahsuben hem de TMK 652. Maddesi gereğince miras hakkına mahsuben istenilmesi durumunda her iki davada farklı mahkemelerin görevli olması ile farklı yargılama usulleri, araştırma ve incelemelerine tabi olmaları göz önünde bulundurularak tefrik kararı verilmek suretiyle yargılamaların farklı mahkemelerde devam etmesi gerektiği yönündedir.  

Hukuki desteğimize mi ihtiyacınız var ?