HPV AŞI ÜCRETİNİN SGK TARAFINDAN KARŞILANMASI

07 Kas 2025

HPV AŞI ÜCRETİNİN SGK TARAFINDAN KARŞILANMASI


HPV AŞI ÜCRETİNİN SGK TARAFINDAN KARŞILANMASI

Ülkemizde son yıllarda gündemde olan ve en son Sağlık Bakanı tarafından karşılanması için hazırlıkların yapıldığı belirtilmesine rağmen hala uygulamaya geçilmemiş ve geçen süreçte aşı ücreti SGK tarafından karşılanmamaktadır. Fakat, mahkemeler HPV aşı ücretinin SGK tarafından karşılanması gerektiğine dair kararlar vermektedir.  

Sağlık Bakanlığının aşılama programında yer almayan HPV aşısı, özellikle çocuk yaşta yaptırılan aşı bazı kanser türlerine karşı korumaktadır. Ücreti SGK tarafından karşılanmayan HPV aşısı kişinin kendi imkanlarıyla satın alıp kişiye uygulanmasından sonra faturası ve reçetesiyle birlikte mahkemeye başvurularak aşı ücretinin ödemesi SGK’dan mahkeme kararıyla alınabilmektedir.  

Bu yazımızda, HPV aşı ücretinin karşılanması hakkındaki mahkeme kararlarını değerlendireceğiz.  

I. HPV (Human Papilloma Virüs) Nedir ? 
HPV (Human Papilloma Virüs) yaklaşık 200 türü bulunan ve belirli türleri rahim ağzı kanserine sebep olan genellikle cinsel yolla bulaşan bir virüstür. HPV uçuk ya da grip virüsü gibi virüs olup; dış genital organ vajen ve rahim ağzına  yerleşebilen ve hücresel değişikliklere neden olarak, zaman içerisinde kanser gelişimine de sebep olabilen bir virüstür. Yanı sıra ağız-boğaz boşluğuna ve nefes borusu başlangıcına ve bademciklere yerleşebilir ve bu bölgelerde de hastalık sebebi olabilir.1 Dünyada her yıl 400.000’den fazla kadının yakalandığı bu kanser türü nedeniyle her yıl 250.000 kadın hayatını kaybetmektedir. Kanser riski taşıyan bu virüse karşı HPV aşısı 9 yaşından itibaren uygulanabilir. HPV aşısı kadınlarda meme kanserinden sonra ölüme en çok sebebiyet veren ikinci kanser türü olan rahim ağzı kanseri ile mücadele açısından büyük önem taşımaktadır. Yapılan araştırmalar neticesinde, aşıların 9-14 yaş aralığındaki çocuklara altı ay arayla 2 doz yapılması halinde virüse karşı koruyuculuk oranının %100’e yakın olduğu ve kansere yakalanma ihtimalini %86 oranında azalttığı ispatlanmıştır. Bu yaş aralığında aşı olamayan bireylerin ise 45 yaşına kadar 3 doz şeklinde aşıyı yaptırmaları gerektiği, bunun da %70 oranında kanser riskini azalttığı ortaya konulmuştur.   

Serviks (Rahim Ağzı) Kanseri, Bu Kanserin Öncül Hastalıkları Ve HPV İlişkisi  

(Bu kısım, Prof. Dr. Cem Baykal Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Jinekolojik Onkoloji Uzmanından alıntıdır. Makalenin tamamı için bkz. HPV ve HPV aşıları - Prof. Dr. Cem Baykal )  

Serviks kanseri, kadın üreme organlarından biri olan uterusun (rahim) vajene açılan ağız kısmı olan serviksin (rahim ağzı) normal dışı gelişim sonucu oluşan kötü huylu tümörüdür. Bu organ rahmin vajinaya açılan kısmındaki bölümüdür ve aslında rahmin bir parçası olmasına rağmen epitel yapısı ve özellikleri farklı olduğu için rahimden farklı bir organmış gibi değerlendirilir. Kadınlarda rahim ağzı kanseri gelişmeden önce bu kanserin öncül hastalığı olarak gelişen bazı durumlar da -CİN, cervical intraepithelial -neoplasia- kansere dönüşebilme olasılıkları nedeniyle bu başlıkla beraber incelenmektedir. CİN kısaltmasıyla bilinen serviks kanseri öncülü bu grup kanserin kendisine göre tedavisi daha kolay, başarı şansı daha yüksek ve tedavisi ucuza mal olan bir hastalıktır. Hastada bu kanser öncülü durum, kontrollerde yakalanamadan gelişimini sürdürüp kanser haline gelebilir. Bu noktadan sonra kanserin tedavisi cerrahi ve radyoterapi gerekliliği ve komplikasyonlar açısından zor, başarı oranı göreceli düşük ve yetişmiş eleman gerektiren pahalı bir tedavi bütünüdür. Doğal olarak tıbbın amacı kadınlardaki bu kanser olasılığının henüz kanser haline gelmeden kanser başlangıcı halindeyken (CİN) yakalamak, tedavisi ve izlemini yapmak, böylece basit tedavilerle kanser gelişimini engellemektir. Bu öncül hastalıklar her yıl tüm dünya çapında 40 milyondan fazla kadında teşhis edilmektedir. Rahim ağzı kanseri de her yıl 500.000’den fazla kadında görülmekte, yılda 250.000 kadın da bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmektedir. 

Birincil risk faktörü: Serviks kanseri açısından, HPV birincil risk faktörüdür ve serviks kanseri HPV ye yakalanmamış kadınlarda gelişmez. Ancak kadınlarda bağışıklığı baskılayıcı her türlü durum serviks kanserinin gelişme riskini arttırabilir, zira bağışıklık düşüldüğü HPV’nin kalıcı enfeksiyon geliştirmesini olası kıldığı için kansere dönüşümü mümkün kılar. Genel olarak söylenmesi gereken diğer risk faktörleri HPV’nin bulaşmasını kolaylaştıran her türlü sosyal, tıbbi ya da çevresel etkendir ki bunlara sigara, çok eşli yaşam ya da eşin çok eşli yaşamı, bağışıklığı etkileyen beslenme eksiklikleri, erken yaşta cinsel ilişki, immünsüpresif kullanımı gibi faktörler de dahildir. Serviks kanseri öncül hastalıklarında ve kanserin erken evrelerinde anormal serviks hücreleri belirgin herhangi bir semptoma yol açmaz; ağrı yoktur, kanama yoktur, bir şeylerin ters gittiğini gösteren hiçbir belirti yoktur. Sadece düzenli servikal tarama testleri bu anormal hücrelerin başarıyla ve kolayca yok edilebileceği erken evrelerde saptanmasına yardımcı olabilir. ileri evrelerde yani serviks kanseri geliştikten ve de ya- yıldıktan sonra ilişki sonrası vajinal kanama, sıra dışı vajinal akıntı ya da genital bölgede ağrı görülebilir. Bu semptomlar serviks kanserinde görülebilir ancak başka durumlarda da görülebilir bu yüzden bu tür belirtilerde doktor kontrolü önemlidir.  

HPV ile ilişkisi olduğu bilinen ya da öne sürülen birtakım başka kanserler ve kanser dışı hastalıklar mevcuttur. Bunlar arasında çocuklarda anneden geçiş yoluyla bulaşan HPV’nin neden olduğu yutak yoluna ait rahatsızlıklar (laryngeal pa- pillamatosiz) sayılabilir. HPV kalıcı enfeksiyonlarının ağız kanserleri, meme kanseri, penis kanseri ve hatta gebelikte yaşanan bazı komplikasyonlarla bağlantısı ise gittikçe artan şekilde bilimsel dünyada konu edilmektedir. Bu virüsün neden olduğu rahim ağzı kanseri orta yaş üstü kadınlarda daha sıktır. Ancak bu yaş grubu kanserin ortaya çıkıp belirti verme- ye başladığı yıllan göstermektedir. Hastalığın başlangıcı daha önceki yıllara gitmekte, gelişimi uzun süreler almaktadır. Gelişim ve yayılma süreci için sabit bir zaman olmayıp bu hastalar arasında değişkenlik gösterir. Virüsün kanser oluşturan yüksek riskli tiplerinden olduğu kadar cinsel siğillere yol açan düşük riskli tiplerinden de korunmak önemlidir, ancak prezervatif gibi bariyer korunma yöntemlerinin bile tam anlamıyla koruyucu olmadığı, bulaşma riskini yok etmediği bilinmelidir. Özellikle erkeklerde daha seyrek klinik belirti verdiği, kadınlarda da gözle görülür belirtiler vermeden kanserojen dönüşümün başlatıp ilerlediği düşünülürse temel çözüm basittir. Virüsün bulaşmasını -kızamık, suçiçeği, grip gibi hastalıklarda olduğu gibi bağışıklık sistemi yoluyla, vücuda virüs girse bile onu savunma sistemimizle yok ederek önlemek “koruyucu tıp” yaklaşımına daha uygundur. Bu da aşı ile mümkün olduğu için HPV aşısı son on yılın en önemli toplum sağlığı ve kanserle mücadele çabalarının başında gelmektedir. Çocukluk çağından itibaren başlayarak kız çocuklarının ve hastalıkla karşılaşmamış genç ve yetişkinlerin aşının koruma şemsiyesi altına alınması, yani HPV ile savaş bu çalışmaların ana amacıdır. En ideal aşılama grubu olan, “naif” olarak nitelediğimiz, cinsellik öncesi yaş gruplan aşının koruyucu etkisinden en iyi yararlanabilse de daha önce cinsel ilişki yaşamış kadınlarımızın da aşıdan yarar göreceği bilinmelidir. Daha önce HPV tanısı almış kadınlar da kanser öncülü hastalık tanısı almış kadınlar da aşıdan fayda görebilir ve bu konuda doktor tavsiyesi önemlidir.Çocukluk çağında HPV aşısını olarak hayatı boyunca aşının içindeki tiplerden birisi vücuduna girmeye yeltendiğinde bunu önleyebilen kadınlar ne kanser öncülü hastalıkları ne de kanseri yaşamayacağı için bütün aşılarda olduğu gibi çağdaş bir toplumu koruma görevi gerçekleşmiş olacaktır. İçinde herhangi bir canlı ya da ölü virüs bulunmayan, sadece virüse benzer -üretilmiş- virüs dış yüzey benzeri parçacıklar içeren HPV aşılan genetik materyal içermediği için (canlı ya da ölü virüslerde vardır) güvenli, yan etkisi az ve koruma gücü içerdiği tipler için %100 olan ürünlerdir. 

HPV AŞISI 
HPV aşısı, çocuklar için cinsiyet fark etmeksizin 11-12 yaşında yapılmalıdır. Zamanında aşılanmayan erkek çocukları 45 yaşına kadar aşılanabilirler. Kadınlarda yaş için bir üst sınır bulunmaz , cinsel yönden aktif olsa dahi her yaşta aşı yapılabilir ve aynı koruyuculuğa sahiptir. Ancak aşının içeriğinde bulunmayan diğer kanser yapıcı HPV tipleri aşıya rağmen kanser geliştirebilirler. Bu nedenle aşılı olunması durumunda dahi düzenli olarak hekim kontrolünden geçmek önemlidir. 

HPV aşıları tüm dünyada 15 yıla yakın süredir kullanımdadır. İlk çıktıklarında 2’li ve 4’lü yani en sık görülen HPV türlerinin 2’sinden veya 4’ünden koruyan aşılar bulunmaktaydı ancak son yıllarda 9’lu türleri çıkmıştır. Türkiye’de şu an için 4’lü kullanılmaktadır ancak çapraz koruma özelliğinden dolayı 4’lü ve 9’lu aşı sonuçlarının aynı olduğu görülmektedir. 100’ün üzerinde ülke HPV aşılarını ulusal aşı programı kapsamında rutin olarak uygulamaktadır. 9-15 yaş arasındaki kadınlarda ve erkeklerde aşı önerilmektedir. Özellikle bu yaş döneminde 2 doz yapılmaktadır, 0 ve 6. ayda yapılır.15 yaş üzerinde ise 26 yaşına kadarki döneme kadar HPV aşısı önerilmektedir. Şu an ABD’de 45 yaş altında herkese tek doz önerilmektedir.  Avrupa Birliği ülkeleri ve Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 15 yaşından sonraki dönemde 0, 2 ve 6. ayda olmak üzere 3 doz önerilmektedir. Üst sınır olmasa da yaş yok ancak yaş arttıkça aşının etkinliği azalmaktadır. Aşı öncesinde HPV’nin varlığı veya yokluğu önemli değildir. Çünkü %90 geçici bir enfeksiyondur, %10 kalıcıdır. HPV pozitif olan kişiler de aşı olabilir, negatif olması şart değildir. Bu nedenle HPV aşısı yapmadan önce herhangi bir test yapmaya gerek yoktur.  1-5 yaş arası erkeklerde aşı önerilmektedir. 15 yaşından sonraki dönemlerde belli durumlarda yapılabilmektedir ancak 15 yaşından sonra her erkeğe yapılmamaktadır. HPV aşısı tıpkı diğer aşılardaki gibi ölü bir aşıdır. HPV’nin dış bölgesindeki protein yapısı aşı olarak verilir, yani ölü hücreler verilir ve buna karşı antikor oluşturulur. HPV’ye bağlı kanser öncesi lezyon oluşan bir grup üzerinde yapılan bir araştırmada, grubun bir kısmına tedavi sonrası aşı uygulanırken, diğer kısmına uygulanmamıştır ve aşı yapılan grupta HPV kanseri nüksünün yaklaşık 3 kat daha az olduğu görülmüştür. Bu nedenle HPV aşısının oluşacak lezyonların tekrarlama riskini azalttığı da kanıtlanmıştır.  

HPV Aşısının Ulusal Aşı Takviminde Bulunmaması Sorunu 

HPV aşısı halen daha ulusal aşı takvimine alınmamıştır. 
Aşının ulusal aşı takvimine alınması konusunun Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulmuş bilimsel kurul ve teşkilatlarda gündemde olup görüşüldüğü bilinmektedir. Birçok sivil toplum kuruluşu ve derneklerinin de yardımıyla aşının devlet tarafından karşılanması konusu sürekli olarak dile getirilse dahi gelinen noktada aşının bedeli Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanmamaktadır. HPV aşısının rahim ağzı kanserini önlemek adına hayati öneme haiz olduğu bilimsel raporlarla açıklanmış olmasına karşın vatandaş aşı ücretini karşılamakta zorlanması sebebiyle aşıyı olamamakta dolayısıyla da mağdur konumuna düşmektedirler.  
 
HPV Aşı Ücretinin SGK Tarafından Karşılanması Gerekliliğinin Ulusal Ve Uluslararası Hukuktaki Yeri 

AİHS m. 2 - Yaşam Hakkı : "Herkesin yaşam hakkı yasayla korunur." 

Anayasa m. 57 - Sağlık Hakkı : "Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir." 

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi m.3 : "Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.” 

Sosyal Güvenliğin Askeri Normları Hakkında Sözleşme m.7: “Sözleşmenin bu bölümünü tatbik eden her Üye, korunan kimselere sağlık durumları gerektirdiği zaman, bu bölümün aşağıdaki maddelerine uygun olarak, koruyucu mahiyette veya tedavi şeklinde sağlık yardımları yapılmasını teminat altına alır.” 

Anayasa‘nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin nitelikleri sayılmış ve sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmış; 5. maddesinde, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır.  

Yine Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinde; herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmiş; “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” başlıklı 56. maddesinde ise, Devlet’in; herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlayarak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi arttırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği ve bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği öngörülmüştür. 
 
Sosyal güvenlik hakkı ise Anayasa’da üç madde hâlinde düzenlenmiştir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 22. maddesinde yer alan ve her insanın sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu öngören hüküm paralelinde düzenleme getiren Anayasa’nın 60. maddesine göre "Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar." 61. madde sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gereken kişileri saymıştır. 65. maddeye göre ise, "Devlet sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek, mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir." düzenlemesine yer verilmiştir. 

Açıklanan mevzuat hükümleri ışığında HPV aşısı ücretlerinin SGK tarafından karşılanması gerekmektedir. 

SGK’ya Başvuru Süreci Ve Usul 

İlgili mevzuat ve uluslararası hükümler çerçevesinde yaşam hakkı korunması gereken bir haktır. Koruyucu mahiyette önleyici tedbir olarak aşı uygulaması bu hak kapsamındadır. Sağlık Uygulama Tebliği listesinde belirtilmeyen ilacın bir muadilinin de listede mevcut olmaması durumunda; sağlık ve yaşam hakkının korunması çerçevesinde ve sosyal devlet ilkesi kapsamında tedavi veya koruyucu önlemler için gerekli ilaç idarece karşılanmalıdır.  

Human Papilloma Virus sonucunda oluşan rahim ağzı kanseri ölümcül bir hastalıktır. Tedavisinde HPV aşısının uygulanması zorunludur. GARDASİL HPV aşısının SUT listesinde bir muadili bulunmamaktadır. 
 
Kanundaki düzenlemeler HPV aşı ücretlerinin SGK tarafından karşılanması gerektiğine işaret etmektedir. Aşı bedelinin rücuen kendisine ödenmesini isteyen vatandaş aşı bedelini ödediğini gösterir fatura ile birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüklerine başvurması gerekmektedir.   

Ücretin Tahsili İçin Dava Süreci  
Uygulamada vatandaşın aşı için ödediği ücretin geri iadesi için yaptığı başvurular SGK tarafından reddedilmektedir. Dolayısıyla SGK’ya yapılan idari başvuru sonrası ücretin iadesini alamayan kişinin başvurabileceği tek yok dava yoludur. Dava yolu ile vatandaşların HPV aşısı için ödedikleri ücreti SGK’dan yasal faizi ile birlikte tahsil etmeleri hukuken mümkündür.  

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri“ başlıklı 101. Maddesine göre davalıya açılacak ilaç bedelinin rücuen tahsiline ilişkin davalarda İş Mahkemeleri görevlidir. Dolayısıyla Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan aşı ücreti iadesi talebine red kararına karşı dava yoluna gidilmesi durumunda görevli mahkeme İş Mahkemeleridir. 
Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılan aşı ücreti iadesi başvurusunun kurum tarafından reddinden (veya talebe sessiz kalınmasından) itibaren 30 gün içerisinde İş Mahkemelerinde SGK’ya karşı kararın iptali ve ödenen ücretin iadesi talebiyle dava açılması gerekmektedir.  

Emsal davalarda görülmektedir ki rahim ağzı kanseri hastalığının ölümcül bir hastalık olduğu, aşı ile hastalığın önlenebileceği, aşının hayati öneme haiz olduğu ve yapılmasının, tıbben kullanılmasının gerekli olduğu, Anayasa’da güvence altına alınan sağlık ve yaşam hakkı gereği dava konusu ilaç bedelinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması gerektiği hükme bağlanmaktadır.  

Emsal kararlarda hastalığın ölümcül nitelikte olduğuna, aşı ile tedavisinin mümkün olduğuna, bu hususların uzman bilirkişi raporları ile sabit hale geldiğine ve aşı uygulamasının zorunlu olduğuna değinildikten sonra Anayasa’da güvence altına alınan sağlık ve yaşam hakkı kapsamında bu aşının finansmanın SGK tarafından sağlanması gerektiğine vurgu yapılmıştır. 
 
HPV aşılarının SUT kapsamında SGK tarafından karşılanması gerektiğine dair Bursa 13. İş Mahkemesi 2023/352 E. sayılı kararı emsal niteliktedir ve karar şu şekildedir: ’’Açılan davanın KABULÜNE,4.187,40 TL HPV aşısı bedelinin 17/04/2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı kurumdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.’’ 

Özetle Human Papiloma Virus (HPV) olarak bilinen bu hastalığın her yıl çok sayıda insana bulaştığı bilinen bir gerçektir. HPV aşısı ile önlenmesi mümkün olduğu bilimsel çalışmalar ile ispatlanan bu hastalık için kişilerin kendi imkanları ile söz konusu aşıya ulaşması ve bunun için de ücret ödemesi gerekmektedir. Bilimsel çalışmalar rahim ağzı kanserinin; ülkemizde görülen Human Papilloma Virus (HPV) bulaşması ile oluşan, ölümcül ve basta ası ve diğer yöntemler ile önlenebilen bir hastalık olduğu, bazı hastalıkların ası ile önlenebileceği ve yok edilebileceğinin bilimsel bir gerçeklik olduğu, bunlar arasında rahim ağzı asısının da bulunduğu, rahim ağzı kanserine yakalanıldığında hastalığın ölümcül olduğu gerçeğinden hareket ile asının hayati öneme haiz olduğu, rahim ağzı kanserine karşı aşılama yapılmasının tıbben gerekli olduğunu göstermektedir. Anayasa’dan ve Uluslararası Sözleşmelerden kaynaklanan 'yaşam hakkı', “'sağlık hakkı' ve 'sosyal güvenlik hakkı' gereğince ve 'sosyal devlet ilkesi' çerçevesinde, etkinliği bilimsel çalışmalar ile ortaya konulmuş olan HPV aşıları, koruyucu mahiyette önleyici tedbir olarak bu hak kapsamındadır. Kullanılmaması halinde ölümcül sonuçlara yol açabilecek HPV aşısının bedelinin SGK tarafından karşılanmaması yaşam hakkının ihlalidir ve sosyal devlet ilkesi ile çelişmektedir.  

Hukuki desteğimize mi ihtiyacınız var ?